CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rize’de çay üreticisinin sorunlarının nasıl çözüleceğini anlatırken ÇAYKUR için, “Şu anda çay üreticisini manipüle eden kuruma dönüştü” dedi. Kılıçdaroğlu, ÇAYKUR’un yapısının değişmesi gerektiğine dikkat çekerek, “ÇAYKUR yönetiminde üretici temsilcisi olmalı. İkincisi AR-GE’ye önem vermemiz lazım. Türk çayının ne kadar değerli olduğunu dünyaya anlatmamız lazım” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’deki bir otelde muhtarlar ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantı, İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşuyla başladı. Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Siyasetin Türkiye’de genellikle bir kavga aracı olduğu algısı toplum belleğinde var. Siyaset iyilikte yarışma olmalı. Güzel şeyler için yarışmalıyız. Kısır tartışmalardan Türkiye’nin çıkması lazım, çıkarsa önünde hiçbir engel kalmaz. Bugün geldiğimiz tablo, iç açıcı tablo değil. Öyle bir noktaya toplum taşındı ki komşumuzun kimliğini, inancını, yaşam tarzını soruyoruz. Siyasetin konusu bunlar değil. Siyasetin konusu, ülkenin sorunları varsa nasıl aşacağız?


“SOSYAL KİMLİKLER ÜZERİNDEN SİYASET”

Esnaf bir sosyal kimliktir. Her görüşten esnaf var. Esnafın sorunlarını masaya yatırırsan çözersin. Çay, fındık üreticisi, sanayici sosyal kimliktir. Biz sosyal kimlik üzerinden değil kişinin kimliği üzerinden siyaset yapıyoruz. Kimin anne ve babası olacağı kişinin özgür iradesi değil. Ancak kişinin bakkal olacağı kendi iradesidir. Rahmetli Ecevit, sosyal kimlikler üzerinden giderek Ekonomik ve Sosyal Konsey’i kurdur. Sorun varsa sanayici, esnaf, sendikalar var. Bir tarafta da bakanlar var. Siz sorunu yaşayandan sorunu dinlemezseniz sorunu çözemezsiniz. Bugün Rize’deyim. Üç il Türkiye’de çok önemli. Biri Rize, diğeri Karabük, diğeri Kırıkkale’dir. Ne için? Küçücük köydü cumhuriyet kurulurken. Bugün il. Cumhuriyet bütün imkansızlıklara rağmen orada entegre savunma sanayini kurdu. Ama Rize kan kaybediyor. Tıpkı Rize gibi. İkinci Karabük. Demir çelik sanayinin önemli aktörlerinden birisi var.

Rize çayın ç’sini dahi bilmiyordu. Şimdi önemli bir marka. Bu önemli markayı dünya markası haline dönüştürebildik mi? Hayır. Kışın üzerine kar yağan çay dünyanın neresinde var. Sadece Rize’de. Biz bunu anlata bildik mi? Çayın kalitesini artırmak için çalışma yapabildik mi?


“LÜKS EVLER YAPACAĞINA YURT YAP”

Çiftçi de kazanacak, sanayici de kazanacak, fabrikadaki işçi de kazanacak, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sosyal devletin anahtarı budur. Hala bugün biz evlatlarımız sınava girip, üniversiteyi kazanıp, eğer çocuğumuzu gönderirken ‘Ya bu çocuk nerede kalacak’ arayışı içine giriyorsak sorunumuz var demektir. Hadi varlıklı aileyi anladım, garibanı ne yapacağız? Asgari ücretlinin çocuğu en başarılı çocuk, nerede kalacak? Bir yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yurt sorununu bitireceğim. Herkesin çocuğu sıcak, soğuk suyu olan, geniş bant iletişimi olan yerde kalacak. Bir de adına TOKİ diyorlar. Sen lüks evler yapacağına öğrencilerimize yurt yapsana.


ÇAYIN RİZE’YE GELİŞİNİ ANLATTI

Çay konusu; 6 Şubat 1924, belki bu salonda bulunanların hiçbirinin hayatta olmadığı, babalarının yaşadığı bir tarih. Rize’de, Borçka kasabasında çay yetiştirilmesine dair kanun. Batum’da çay var, Türkiye’de yok. Gazi Mustafa Kemal, ‘Bu çayı üretebilir miyiz’ diye sorar. Zihni Demir’e görev verirler. Araştırılır. Rize’de de çay üretilebilir. 1937 yılında 20 ton. 1939 yılında 30 ton. Batum’dan ithal edilir, çaylar getirilir. İlk çay hasadı 1938 yılında gerçekleştirilir. İlk çay fabrikası 1947 yılında Fener mahallesinde açılır. Bu fabrikayı kim kurdu?


“AR-GE LAZIM”

Kendi tarihimize yabancılaştık. Kendi tarihimizi iyi bilmeliyiz. Bugün 47 fabrika ÇAYKUR’a, 160 fabrika özel sektöre ait. Rize’nin ana omurgasını çay oluşturuyor. 3 milyar dolar Rize için önemli. 1963 yılına kadar ürettiğimiz çaylar bize yetmedi. 1963 yılına gelince Rize’deki çay üretimi Türkiye’deki çay tüketimini karşılıyordu. Şimdi 2021’deyiz. Sorunlar yumağıyla karşı karşıyayız. Çay üreticileri gerçek anlamda örgütlü değil. Çay üreticileri örgütlü olabilseler daha güçlü olacaklar. Çay üreticisi sayısı 2002’de 203 bin 28 kişi. 2019’da 203 binden, 199 bine düşmüş vaziyette. Çay üreticisi hakkını alamadığı için Rize göç verir durumda. Üzerine kar düşen çay sadece Türkiye’de var. Bu, çayın kalitesi açısından çok önemlidir. Biz bunu dünyaya anlatamadık. Çünkü AR-GE çalışması yapılmadı. Bunda hükümetlerin de eksikliği var.


“MANİPÜLE KURUMUNA DÖNÜŞTÜ”

Çay fiyatları, her sene bu. Çay fiyatı şöyle, taban fiyatı böyle. Oysa istikrar gerekiyor. Ben zarar edeceksem niye ekeyim. Söksem yerine bir şey ekemiyorum. Çay üretiminde ve fiyatında istikrara ihtiyacımız var. ÇAYKUR’un çay işleme kapasitesi düşük, yükseltilmesi lazım. ÇAYKUR şu anda çay üreticisini manipüle eden kuruma dönüştü. ‘Ben almıyorum, kapasitem doldu’ diyor. Nereye gideceğim? ‘Özel sektöre’ diyor. O da taban fiyatın altında veriyor. ÇAYKUR kamu kuruluşuysa yönetiminde üreticiler de olacak. Ziraat odası başkanı yer alacak. ÇAYKUR kamu kuruluşudur, ziraat odaları da kamu kuruluşudur. Orada yönetimde yer almalı ve üreticinin derdini gündeme getirmeli.

Her zaman oyu ranta nasıl dönüştürürüz arayışı içinde her sene taban fiyatı şöyle… Bunun kuralını koyarsın, objektif bir kural koyarsın çay üreticisi de kamu da ne yapacağını bilir. Belirsizlik ortamını politikacılar nasıl ranta dönüştürürüz arayışı içinde.


“KAÇAK ÇAY NEREDEN GELİYOR”

Bir başka sorun kaçak çay. Bu kaçak çaylar nereden geliyor? Hakkari mi, İstanbul mu? Binlerce ton kaçak çay geliyor, tüketiliyor. Arayan, soran var mı? Yok. Fırından ekmek çalın hemen yakalarlar değil mi? Karnı aç ekmek çalıyor. Binlerce ton kaçak çayı ülkeye sokuyorsunuz, tüketiliyor. Kimsenin sesi çıkmıyor. İnşallah oylarınızla iktidar olacağız. Ben bu kaçak çayların tamamını toplayıp, Rize meydanında yakacağım. Benim bu ülkemin insanının alın terini çalıyorlar. Bu insanları tek geçim kaynağı çay. Her taraftan alıyorsun, çatır çatır satılıyor. O çay üreticisinin karnını kim doyuracak, adaleti kim sağlayacak?


“SON DAKİKA DÜŞÜK FİYATTAN SATMAK ZORUNDA KALIYORSUN”

Çayı topluyorsunuz, üretim hattına gelinceye kadar almıyorlar. ÇAYKUR niye gerekli önlemleri almıyor? Son dakikaya kadar saklayınca düşük fiyattan satmak zorunda kalıyorsunuz. Çayda ihracat miktarı çok düşük. Çünkü AR-GE’yi yapamadık, çayın kalitesini artırmamız lazım. 2006 yılından bu yana çayda ithalatçı konumuna düştük. Çay ithal ediyoruz. Kaçak çay hariç. Yeri geldiğinde rekabet için çayda gümrük vergisini düşürüyoruz, ‘ucuz çay getirdik’ diyoruz. İyi de kardeşim o ülkelerde çay üreticisi teşvik alıyor, bir de getiriyorsun rekabet imkanı sağlıyorsun. Bizim vatandaş ne olacak?

İthalattan örnek vereyim. 2003-2021 dönemi. 172 bin ton kuru çay ithal etmişiz. 412 milyon dolar para ödemişiz. Sadece 2020 yılında 22 bin 500 ton kuru çay ithal etmişiz. 46 milyon dolar para vermişiz. 2021’in ilk 7 ayında 12 bin 800 ton kuru çay ithal etmişiz. 27 milyon dolar ödeme yapmışız. 27 milyon doları çay üreticisine versek ne olurdu?


“ÇAYKUR YÖNETİMİNDE ÜRETİCİ TEMSİLCİSİ OLMALI”

Bunlar sorunlar, çözmemiz lazım. Birincisi; ÇAYKUR yönetiminde üretici temsilcisi olmalı. İkincisi; AR-GE’ye önem vermemiz lazım. Türk çayının ne kadar değerli olduğunu dünyaya anlatmamız lazım. Organik çay üretimine özel teşvik vermemiz lazım. Gübre dolayısıyla çay üreticisinin zor durumda olduğunun farkındayız, bunu çözmek mümkündür. Kaçak çayın Türkiye’ye girişine imkan veren siyaset kurumu. Siyaset kurumu dese ki size ‘Müdahale etmeyeceğim, yakalayın, koyun Rize meydanına yakın’. Bu söylenmediği için kaçak çay Türkiye’ye geliyor. Kilolarca uyuşturucu Mersin limanında yakalandı, emniyet gitti buldu. Hiçbir savcı soruşturma dahi açamıyor. Bir savcı neden soruşturma açmasın? Tonlarca uyuşturucu gelecek soruşturma açan yok, tonlarca kaçak çay gelecek kimsesinin haberi yok.


“MALİYET ARTI KAR”

Maliyet artı kar. Bu kavramı Rizeli kardeşlerimin unutmaması lazım. Maliyeti kaç kardeşim dönümünde? Emeği, gübresi bellidir. Ziraat odası başkanı gelecek, ‘biz şu kadara mal ediyoruz’ diye. Üzerine makul kar vereceksiniz. Taban fiyat vereceksiniz, özel sektör dahil taban fiyatın altında kimse çay almayacak. Üreticiye zarar ettirecek politikaya izin verilmemeli. Yoksa perişan olacağız. Dökülen alın terinin kadrini, kıymetini bilmeliyiz.

Çay bahçeleri bölünüyor. Fındık bahçeleri gibi. Bazı bölgeler vardır, stratejiktir. Rize için çay stratejiktir. Rize ve Artvin’de çay geçim kaynağı. Stratejikse bura ile ilgili kararları uzun erimli almak zorundasın. Bu yüzden maliyet artı kar diyorum.


“ÇAYKUR ZARAR EDİYOR”

ÇAYKUR genel müdürlüğü de özel fabrikalarla kuru çay sözleşmesi yapmalıdır. Çay üreticilerini korumak için çay borsası olması lazım. Bu borsa olduğu taktirde çay üreticilerinin birliği olacak. ÇAYKUR’un Türkiye Varlık Fonu’ndan çıkarılması lazım. Kim Varlık Fonu’na girdiyse tamamı zarar ediyor. Örnek mi? 2015 yılında ÇAYKUR’un karı 22 milyon 750 bin lira karı var. 2016 yılında 82 milyon 100 bin lira karı var. 2017 yılında devrediliyor. Bir yıl önce 82 milyon kar eden ÇAYKUR, 2017’de 267 milyon lira zarar ediyor. 2018 yılında 657 milyon lira, 2019 yılında 635 milyon lira, 2020 yılında 547 milyon lira zarar ediyor. Dönüp size ‘ÇAYKUR’u kapatmamız lazım zarar ediyor’. Sizi teslim edecekler özel sektöre.


“ÇAY KANUNU ÇIKMALI”

Yeni bir çay kanunu çıkması lazım. Bütün bunları dikkate alarak bir çay kanunu hazırladık. Bizim milletvekillerimiz imzaladılar. Haberi olmayan arkadaşlarımın teklife bakması lazım. Her Rizeli demeli ki bu kanun çıkmalı. Şunu söyleyebilirler, ‘CHP muhalefet, bu kanun teklifini kabul etmiyoruz’. Siz verin biz destekleyelim.

Kılıçdaroğlu, daha önce muhtarlar için açıkladığı projeleri Rizeli muhtarlara da anlattı.

Kaynak: Anka Haber